Türkiye’deki Biyolojik Zenginliğin Nedenleri
Anadolu, Asya ve Avrupa kıt’aları arasında doğal bir geçit konumundadır. Ayrıca Asya, Avrupa ve Afrika kıt’alarının birbirine iyice yaklaştığı bir noktada yer aldığı için bu üç kıtayı birbirine bağlamaktadır. Jeolojik devirlerde Anadolu’nun bu konumu ona ayrı bir özellik kazandırmıştır. Anadolu bugünkü görünümüne yaklaşık 65 milyon yıl önce kavuşmuştur. Yaklaşık 2,5 milyon yıl öncesinden 10 bin yıl öncesi arasında dünyadaki en önemli olaylardan biri buzullaşmadır. Özellikle Kuzey Amerika, Kuzey Avrupa ve yüksek bölgeler zaman zaman buzullarla kaplanmıştır.
Genel olarak belirgin dört buzul dönemi bilinmektedir. Her buzul döneminin arasında sıcaklığın bugünkü kadar yüksek olduğu buzul arası dönemler yaşanmıştır. Buzul dönemleri o günkü dünya iklimini etkilediği gibi buzul hareketleri de canlıların yer değiştirmesine neden olmuştur. Buzulla kaplı bölgeler birçok bitki ve hayvan türü için yaşanamaz duruma gelmiştir. Bu nedenle bu bölgelerdeki canlıların bir kısmı tamamen ortadan kalkmış, bir kısmı elverişli bölgelere, özellikle güneye doğru göç etmiştir. Çok az bir kısmı da o günkü koşullara uyum sağlayarak yaşamlarını sürdürmüştür. Ancak, bazı türlerin güneye göçleri, doğu-batı yönünde uzanan sıra dağlar nedeniyle engellenmiş, uyum sağlayamayan türler ortadan kalmıştır. Birçok tür ise uygun ortamlara sığınarak varlığını sürdürmüştür. Bu türler buzullar arası dönemlerde yeniden kuzeye doğru yayılmıştır. Bir kısmı kuzeye gitmeyerek bulundukları yerlerin yüksek dağlarında yerleşmiş ve yaşamlarını burada sürdürmüştür.
Anadolu’nun Dünya’daki birçok bölgeden daha fazla biyolojik zenginliğe sahip olmasının başlıca nedenleri şöyle sıralanabilir:
-Dünya’daki buzullaşma olayları sırasında oluşan kitlesel göçlerde Anadolu, birçok canlı türü için sığınak bölge görevi yapmamıştır. Bu durum günümüzde bazı türler için hala geçerlidir.
-Türkiye’nin toprak yüzeyi dikkatle incelendiğinde, birbirine yakın yerler arasında çok farklı ekolojik yapıya sahip bölgeler ve çok değişik iklim yapısı göze çarpar. İşte bu durum, Anadolu’daki tür çeşitliliğinin başlıca etmenlerindendir. Çünkü bu topografik, ekolojik ve iklimsel farklılıklar, göç eden birçok hayvanın Anadolu’ya yerleşmesine ve hayvan varlığının zenginleşmesine neden olmuştur. Türkiye’deki canlı türleri değişik yerlerden Anadolu’ya girerek çok farklı iklim ve topografyaya sahip yaşama alanlarına yerleşmiş ve buralarda neslini devam ettirme olanağı bulmuştur. Böylece Anadolu’daki tür sayısı artmıştır.
-Üç kıt’anın birbirine yaklaştığı noktada yer alan ve bu kıtalarla bağlantısı olan Anadolu, birçok türün, özelliklede kuş türlerinin göç yolları üzerinde bulunmaktadır. Bu nedenle göç eden kuşların bir bölümü, göçleri sırasında Anadolu topraklarında konaklamakta, üreme-beslenme dönemini buralarda geçirmektedir. Böylece kuşlardaki tür sayısında birdenbire büyük artışlar olmaktadır.
-Bazı deniz hayvanları, özellikle deniz kaplumbağaları, Anadolu kıyı şeridindeki kumsal alanlara yumurta bırakmakta, bazıları ise kayalık alanlarda barınma olanağı bulabilmektedir.
Ülkemiz sahip olduğu zengin biyolojik çeşitliliği ve endemik türleri ile Dünya üzerinde önemli bir konuma sahiptir. Nüfusu gittikçe artan dünyamızda ülkelerin en büyük zenginliği biyolojik çeşitliliktir. Biyolojik çeşitliliğini koruyan ülkeler zamanla daha güçlü olacak ve dünya ekonomisini ellerinde tutacaktır. Bugün ülkemizde koruma altına alınmayan ve biyolojik çeşitlilik bakımından oldukça önemli olan doğal alanlar bulunmaktadır. Bu alanları belirlemek ve bir an önce koruma altına almak, hem doğanın korunması hem de doğal kaynakların sürdürebilir şekilde kullanılması için oldukça önemlidir.
Türkiye’ de doğal koruma alanları zaman zaman bilim insanları ve sivil toplum kuruluşları tarafından etkin bir şekilde incelenmektedir. Yapılan çalışmalar sonucunda Türkiye’nin her yerinde biyolojik çeşitliliğin zengin olduğu anlaşılmıştır. Bu çalışmalar sonucunda Türkiye’nin önemli kuş yaşam alanları, endemik bitki yayılım alanları belirlendi.
Yorum yazabilirsiniz...