Sarmal bir kütüğün çağrıştırdıkları

24.jpg

Sarmal bir kütüğün çağrıştırdıkları:

Belkide yok oluşa direnerek ben buradaydım; hala buradayım
-baksana!
-baksana!
dediği anlardan…

Bir şekilde görülerek algılanan:
Bütünün Y harfini çağrışımlarından, ayrıntının kozmik sarmal gerçekliğine göndermelerdir …

Kurumuş herhangi olmayan bir ağacın kururkenden de kendi ölümsel yalnızlığına sarılarak, sarmal bilge göndermelerini de yaptığı andır.

Bu göndermeler bir o kadarda evrenseldir:
Fırtınalarda,türbülans da, galaksi biçimlerinde,referansın güneş olmadığı gezegen yörüngelerinde; yani tüm değişkenlerin birlikte fotoğrafının çekilebildiği her yerde sarmallar vardır. Bu da DNA sarmalı kadar gerçektir.

Muhtemelen bu anıt kütük şimdi orada o yerde o an ki gibi durmuyordur.
Kaygılarım o ki bıckın gülüşlü bir baltanın ağzından gelen darbeleriyle yere kapaklanırken;baltanın çelik ve oval ağzında acımasız dişler oluşurturmuş, balta ağzında gülümsemelerden eser bırakmamıştır.

Ama şundan eminim ki yere devrildiğinde o semavi ve bilge duruşundan ödün vermemiştir.Toprakla buluşurken tüm bir gövdesi; kendi yok oluşuna meyvesi incir tadı samimiyetine de biat etmiştir.

Lime lime parçalanırken o kütük gövde sarmal odun parcalarına dönüşmüştür.Ve bir keçi çobanının zemheri günlerinden birinde yaktığı açık hava ateşinde; bilge alevlerin mevlevi döngüsünden yansıyan mavisi gök kubenin altındaki ılık gülümsemerdir; bir cobanın dağ kekiği kokan elleri.

Odunun sarmal dokusu bir halden (‘boyutan’) bir başka boyuta yani külle; maddenin kendi doğal gerçekliği ile dönüşmüştür.Tüm bir zemheri aylarının soğuk rüzgarları artık belkide bedenime ait olan külleri gözlerime taşırken buğulatmıştır.

Ve artık o anda bir bilgenin şu sorusunun sorulma zamanı gelmiştir:
‘Kendi alevinle yakmaya hazır olmalısın kendini:önce kül olmadan nasıl yeni olabilirsin ki?’
-Nietzche

ismetnakipoglu@yazarvizor.com

Yorum yazabilirsiniz...