Sarmal bir kütüğün çağrıştırdıkları
Sarmal bir kütüğün çağrıştırdıkları:
Belkide yok oluşa direnerek ben buradaydım; hala buradayım
-baksana!
-baksana!
dediği anlardan…
Bir şekilde görülerek algılanan:
Bütünün Y harfini çağrışımlarından, ayrıntının kozmik sarmal gerçekliğine göndermelerdir …
Kurumuş herhangi olmayan bir ağacın kururkenden de kendi ölümsel yalnızlığına sarılarak, sarmal bilge göndermelerini de yaptığı andır.
Bu göndermeler bir o kadarda evrenseldir:
Fırtınalarda,türbülans da, galaksi biçimlerinde,referansın güneş olmadığı gezegen yörüngelerinde; yani tüm değişkenlerin birlikte fotoğrafının çekilebildiği her yerde sarmallar vardır. Bu da DNA sarmalı kadar gerçektir.
Muhtemelen bu anıt kütük şimdi orada o yerde o an ki gibi durmuyordur.
Kaygılarım o ki bıckın gülüşlü bir baltanın ağzından gelen darbeleriyle yere kapaklanırken;baltanın çelik ve oval ağzında acımasız dişler oluşurturmuş, balta ağzında gülümsemelerden eser bırakmamıştır.
Ama şundan eminim ki yere devrildiğinde o semavi ve bilge duruşundan ödün vermemiştir.Toprakla buluşurken tüm bir gövdesi; kendi yok oluşuna meyvesi incir tadı samimiyetine de biat etmiştir.
Lime lime parçalanırken o kütük gövde sarmal odun parcalarına dönüşmüştür.Ve bir keçi çobanının zemheri günlerinden birinde yaktığı açık hava ateşinde; bilge alevlerin mevlevi döngüsünden yansıyan mavisi gök kubenin altındaki ılık gülümsemerdir; bir cobanın dağ kekiği kokan elleri.
Odunun sarmal dokusu bir halden (‘boyutan’) bir başka boyuta yani külle; maddenin kendi doğal gerçekliği ile dönüşmüştür.Tüm bir zemheri aylarının soğuk rüzgarları artık belkide bedenime ait olan külleri gözlerime taşırken buğulatmıştır.
Ve artık o anda bir bilgenin şu sorusunun sorulma zamanı gelmiştir:
‘Kendi alevinle yakmaya hazır olmalısın kendini:önce kül olmadan nasıl yeni olabilirsin ki?’
-Nietzche
ismetnakipoglu@yazarvizor.com
Yorum yazabilirsiniz...