Küçük Bir Kapta Adaleti Aramak…
On yıldır bizimle yaşayan bu iki kaplumbağa benim adalet duygumu sürekli sorgulama sebep oluyor..
İlk geldiklerinde ikiside aynı boyutlarda minik iki bebekti, yıllar içinde biri ötekinden daha hızlı büyüdü ama bu büyüme adaletli bir büyüme değildi ne yazık ki…
Büyük olan kutunun içinde hükümranlığını ilan edip küçük olanı ezip korkutup sindirmişti.. Her yem atışımda önce dönüp ötekine eliyle bi tane çarpıp bir köşeye sığıştırıp, doyup, kalan artıklarını yemesini başarmıştı..
Çok mücadele ettim, küçüğün hakkı olanı alabilmeyi öğrenmesi için ama olmadı korkusu onu yönetti..
Yem atıp büyüğü tutup küçüğünün yiyişini seyretmesini sağlamaktan, büyüğü kutudan çıkarıp önce küçüğü doyurup sonra büyüğü kutuya koymaya ve hatta haksızlık edeni karşıma alıp konuşup azarlamaya kadar olmayacak çarelere kadar gittim..
Sonuç ne oldu derseniz; 10 yılın sonunda semirmiş,hükümdarlığını ötekine tamamen kabul ettirmiş, eziyetini katmerlemiş bencil umursamaz bir kaplumbağam ve sinmiş hakkı olandan vazgeçmiş büyüyemeyip minik kalmış depresif, içine kapanmış öteki bir kaplumbağam var..
Küçücük bir kutunun içindeki iki kaplumbağa arasında bile demokrasiyi başarmak böylesine imkansızken, koca dünyada demokrasinin olabileceğine inancımı sorgulamama sebep oluyor işte.. Büyüğe mesafeli küçüğe anne duygularla yaklaşmaktan başkada çarem kalmadı artık..
Oysa doğa adaletli diye öğretmişlerdi bize, değil mi?
Yorum yazabilirsiniz...