Şimdi diyeceksiniz ki intikam gibi sevimsiz ve bu hissi taşıyanı bile zehirleyen bir konu nereden çıktı? Bir hayvanın türdeşi katledilmişse intikam alır mı? Bir şeyi yapmaya, başarmaya gücü yeten biyolojik donanımı varsa, türdeşinin intikamını alır. Peki, intikam alınırken hangi düşmana hangi yöntem kullanılır? ( İntikam! -ki bu hayvanların ve dünyamızın doğası için sadece bir meşru […]
Hayat ne idi bizler için? Ansızın ölüp gitmek mi yoksa sonu olmayan hayallerinin peşinden koşmak mı? Bembeyaz bir sayfayı kapkara çiziklerle doldurmak mı yoksa başkalarının sayfalarını karartmak mı? O, pamuk iplik yumaklarının üzerinde sımsıkı sarılmışcasına, salına salına sürerken neleri bırakıyor geride, neleri yaşamamıza izin vermiyor kendinden sonra? Soruyorum, durmadan soruyorum… Hangimiz anladık ki onu, neden […]
Aşk hakkında söylenen her söz, söyleyeni aşktan uzaklaştırır. Belki de uzaklık yakın olmaktır’ Tasavvufta, arap alfabesinin ilk harfi olan elif, şekil itibariyle “1” rakamına benzemesinden ötürü hem tanrının tekliğini hem de evreni ve tanrı’yı bir kabul etmenin simgesi olarak kabul edilir, şu halde aşkın elif hali her şeyin “1” olması ve kabul edilmesi halidir. Ya […]
Yıllarca önceydi. Orta Anadolu’nun bir köyünde öğretmenliğimin ilk erken güz günleri… İlk kez bir köy de yaşamaya başlamama rağmen pek bir sorunla karşılaşmamıştım. Köyde bana verilen lojman mevcut okulumun bahçesinde olmasına rağmen; eski bir caminin ve buna bağlı bir metruk mezarlığa denk geliyordu. Bunun dışında yeni caminin musalla taşı ise oturduğum odanın 10–15 metre ötesindeydi. […]
“herkesin kıyılarında, sınırlarını çocukluğunun çizdiği bir uçurum mutlaka vardır! ” Mezopotamya, kıyılarına yaşam sunan Dicle ve Fırat nehirlerinin arasında kalan medeniyetin asıl beşiği olarak bilinen topraktır. İnsanlık tarihinin ilk adımlarını attığı eşsiz bölgedir. Can alan, can veren Dicle ve Fırat… Adlarına ağıtların yakıldığı, yanan her yüreğin minnet duyduğu nehirler… Mezopotamya bilinen ilk okur-yazar topluluklara ev […]
Zamanın kekeleyen bir yerlerinde turuncu pelerinli pamuk şeker prensesi, ailesiyle beraber pamuk şeker tezgâhını gülümsemesine katıp rüzgârla dans etmeye çıkmışlar. Turuncu pelerini ve saçları rüzgârın salıncağıyla oyuna bırakmış, kız ise oyunu pamuk şeker gülümseyişiyle tatlandırmaya çalışıyordu. Uğur böceği küpeleri ona bu oyunda yardım ediyorken babası oyunun dışında karın tokluğuna pembe tatlar satıyordu yoldan geçenlere. Belki […]
Bizler, bütün arzuların tutuştuğu yerde buluşan bedenlerimizi, bir hiçliği vaat eden şeytanın zincirli ağzına ve suların çaresizleştiği yangınların koyununa bırakarak kovulmadık mı cennetten bu yeryüzü oyununa –ki şimdi hepimizin elinde bir başkasının elması… Böyle başlıyordu yazar kendi masalını aramaya. Kendi masalında vurulan kahramanların kendileriyle asırlık bilinçsiz kavgalarına şahit olmuştu belli ki. “Her masal vurur kahramanını” […]
Belki de sonsuza dek sürecek sürgünün; bu sonlu ilkbaharında gözlerimden dökülen lirik gözyaşları; rengârenk kanatlarıyla kelebeklere dönüşüyor. Bu renk cümbüşünden kelebeklerim gözlerimden gözlerinizin bahçelerine yolculuklara çıkarken; gök kuşaklarını havada iz olarak asılı bırakıyor. Tüm gözyaşı kelebekleri, sekmeksizin gözlerinizin bahçelerine tüyden dokunuşlarla konuyor. Kanat uçları gözyaşı maviliğini barındırırken; ebemkuşağı renkleri ise gözlerinizde belki de ironik mutlulukları […]
Hayat siz ne kadar istemeseniz de, duymazdan görmezden gelseniz de bazen gürül gürül bazen usul usul akıp gidiyor, hem elimizden hem de çaresizce gözlerimizin önünden. Sonra geliyor ömrümün kaçınılmaz kaçışlarının bir başka adı olan göçler, göç mevsimleri ve bazen de mevsimsiz göçler. Yine bir göçün eşiğinde bulmaktayım kendimi. Ömrümce göçüp kaçtığım, sığındığım, bunaldığım limanlar buldum […]
Mavi denince zihnimiz ne sunuyor göz kapaklarımıza? … Denizi, gökyüzünü, gezegenimizin rengi ya da erkek çocuk olduğunu anlasınlar diye bebeklere giydirdiğimiz kıyafetin rengidir. Kutsal gücün simgesi, sevgilinin gözleri ve Arapçada ‘su gibi’ manasına gelen “ma’i“ yani mavidir… Ama mavinin sadece bunlardan ibaret olmadığını sadece bir renk olmadığını anlatacağım sizlere. Kimi zaman huzur bulduran, kimi zaman […]
Merhabalar Yazarvizor.com olarak başladığımız yaşama dair paylaşım serüvenin ilk yılını 1 Nisan 2010 tarihi itibariyle birinci yılını tamamladığımız günlerde sevgili web tasarımcım Vedat Aydın Uğur kardeşim bana enteresan bir fikirle geldi ve …Hocam 2010 Blog ödülleri yarışmasına katılalım mı? dedi…İşin gerçeği öyle yarışmacı bir yapıya sahip olmama rağmen onun bu teklifini geri çevirmeyerek onu kırmadım… […]