1953 SİİRT DOĞUMLU REMZİ ERDAL… Öncelikle EQ’sunun Einstein’ın EQ’sundan daha yüksek olduğunu rahatlıkla iddia edebileceğimiz bir hemşerimizden söz ettiğimizi biliyorsunuz. Evet EQ’su Einstein’ınkinden en az dört puan yüksektir. Çünkü o, ortalama 1.400 gram ağırlığındaki gri et parçasının aslında hiçbir işe yaramadığını Einstein’den çok daha erken yaşta fark etti. Einstein’dan önce dilini çıkardı, tüm çağdaşlarına nanik […]
Zemheri kış günleri sonrası güneşin dünyamıza göz kırptığı anda güneşin bu içten sıcaklığını kucaklayıp; hercai renk ve çeşitte açan Anadolumuzun Anemonlarıdır. Çiçeklenmeye kayalıklarda, yol kenarlarında, ormanda, güneşli yerlerde ya da hafif gölge habitatlarda 600 metrelerde başlayıp 3000 metrelere kadar devam ederler. Kökleri soğanlı olup, gövdeden çıkan yaprakları maydanozu andırır. Gövdesini dairesel saran, yüksük şeklindeki dalların […]
İnsanlık tarihi; savaş, istila, göç, yıkım ve toplu kıyımların sayısız örneklerinin olduğu bir tarih. Öldürmenin, öldürtmenin yöntem ve tekniklerini değiştirmiş, gittikçe daha büyük kıyımlar gerçekleştirmiş insan;kan kokusunu bahar ayının getirdiği tüm kokulara ,yaz aylarının sıcaklığına,deli gibi yağan bir yağmur sonrası toprak kokusuna yeğ tutmuş. Ölümün soğuk yüzü ölümsever insanın diğer yüzü olmuş.Önceleri bir ölüsüne ağlayan […]
İpadlerden, tabletlerden, notebooklardan, masa üstü bilgisayarlarından çok önce daktilolar vardı. Onlardan çok daha önce ise ilkyazı bilgiyi çivi ile nesnelere kazımak olarak ortaya çıktı ve gelişti. Ardından hokkaların içindeki mürekkeplere kuşların telek tüyleri değdirildi. Yazılar parşömen kâğıtlara yazıldı. Telekten vaaz geçildi divit kalemler kullanıldı. Sonrasında insanlığın canım buluşu olan kullandığımız kalemler geliştirildi. Kimileri kalemlerin yan […]
Evvel zaman içinde kalbur saman içinde ,kent gözünü kendine açar. Doğusunda Tamara’nın hasretiyle yanmış Van, kuzeyinde acıdan içi matem yerine dönmüş, siyahlara bürünmüş ve ancak karasıyla kendini tanıtan Batman; güneyinde ise kaçak yaşanan aşkları ve çokça içilen çayları ile Şehr-i Nuh….. Bu şehrin kadınları bir kekliği, erkekleri bir aslanı andırır gibi davul zurna eşliğinde harkoşte, […]
Gözlerini hain bir bıçağın en ucunda mazlumuna ait bir kandamlası olarak açtı ve yolculuğuna böylece başladı. Bu yitik kan damlasında gizlenmiş masum “su” zerreciği sıcaklığın etkisi ve buharlaştırması sonucu gökyüzüne belki de bir meleğin kanatlarında buhar olarak yükseldi. Bu devri-daim içinde sürekli değişimi öğrenmek istiyordu… Bir halden bir başka hale dönüşüm aslında var olmanın ta […]
Kurnazlık ! Son günlerde uygar insan tutumları dışındaki yanlışlıkların masumlaştırılmış adı gibi söylenmeye başlanan söz, kavram. Kurnaz kime denir? Sözlük tanımına bakınca ; kurnaz; kolay kanmayan, başkalarını kandırmasını ve ufak tefek oyunlarla amacına erişmesini beceren, açıkgöz diye geçiyor. Buradan da anlaşılacağı üzere aslında zeka ve akıl kavramlarıyla doğrudan bir ilgisi olmadığı gibi büyük bir zeka […]
Günümüz insanı, Mezopotamya kültürünü, Sümerlerin yazıyı bulmaları sayesinde öğrenebilmiştir. Bu saye de insanlık kayıt dışı tarihten; kaydedilen tarihe geçmiştir. Başlangıçta Sümer yazısı, kelimelerin resim ve sembollerle ifadesi şeklindeydi. Resimlerle anlatım, zamanla daha basit şekiller halini aldı. Artık resim kullanılmıyordu. Daha sonra bu yazıya çiviye benzer işaretlerden dolayı çivi yazısı adı verildi. Rahipler, her vatandaşın tapınağa […]
Uygarlığın sıçrama noktasını ateşin evcilleştirilmesinde görebiliriz. Günümüz teknolojik modern toplumunun şu aşamadaki gücü ve cazibesini ateş sağlamıştır. Bu duyular âlemi ya da sekülerleşen toplum koşullarında ateşin enerjisini iliklerimize kadar hissediyoruz. Sadece seküler anlamında değil, aynı zamanda kutsal semavi dinlerde ve mitolojide de önemi her zaman vurgulanmaktadır. Ateş hemen hemen her semavi dinlerde kutsallığını korurken; cehennem […]
İki anaç nehir olan Dicle ve Fırat’ın tarih boyunca suladığı ve sarmaladığı kara parçası Mezopotamya… Günümüzden 10-12 bin yıl önce Fırat ve Dicle nehirlerinin kenarlarında avcılık ve toplayıcılıkla yaşamlarını idame ettiren küçük insan toplulukları, besin kaynaklarının azalmasından ötürü; çoğunlukla göçebe yaşam tarzlarından vazgeçmek zorunda kaldılar. Ve tarihin ilk köylerini( “Natufyen”leri) oluşturdular. Burada yapmış oldukları ilk […]
Siyah önlükleri giyip beyaz yakalıklarımızı taktığımız siyah-beyaz yıllardı… İlk kez tüm gökkuşağından renkleri barındıran suluboyalarımız olmuştu. Öğretmenimiz verdiği bir resim ödevinde bizlerden denizi çizmemizi istemişti. Oysaki sınıfımızın büyük bir çoğunluğu denizi hiç mi hiç görmemişti. Ve o yıllarda günümüzün görsel iletişim araçlarından eser yoktu. Nasıl bir şeydi deniz? Denizin uçsuz bucaksız masmavi sulardan oluştuğunu ve […]