Gözyaşı Çakışmaları
Gözlerini hain bir bıçağın en ucunda mazlumuna ait bir kandamlası olarak açtı ve yolculuğuna böylece başladı.
Bu yitik kan damlasında gizlenmiş masum “su” zerreciği sıcaklığın etkisi ve buharlaştırması sonucu gökyüzüne belki de bir meleğin kanatlarında buhar olarak yükseldi.
Bu devri-daim içinde sürekli değişimi öğrenmek istiyordu…
Bir halden bir başka hale dönüşüm aslında var olmanın ta kendisiydi…
O artık bir bedeni terk etmiş kan olmaktan çok uzak su buharıydı.
Evrenin en kıymetli hediyesi olan hayatın sunulduğu dünyaya biat etmiş, gökyüzü maviliklerinin coşku yüklü ferahlığındaki bulutlara katıldı. Yükseldikçe daha beyaz bir buluttu artık.
Gökyüzü ve yeryüzüyle uyum içinde güz bulutlarıydılar. Mavilik denizinin düşsel yüzücüleri ve yolcuları bir ufuktan diğerine özgürce kulaç atıyorlardı.
Bu kadim bulutlar gökyüzü yolculuklarında soğukla karşılaştıklarında, doğal bir hadiseden öteye kendi içtenliklerinin ispatı olan gözyaşlarına belki de, yağmur tanelerine dönüştüler.
Yeryüzünün çekim etkisine birer sade yağmur taneleri olarak kapıldılar. Birçoğumuzun gördüğü rüyalar vardır: ansızın yere düşmek, boşluktan yere çakılmak gibi; böylesine düşsel bir ivmeyle yol almak intihardan ziyade yaşamın kalbine yolculuktur.
Duru sudan oluşan bu yağmur taneleri, kısa ama yoğun olan yolculukları buyunca gökyüzünün maviliklerini içlerine çektiler.
Yağmur taneleri, gökyüzü hıçkırıklarının sonrası esenliklerini taşıdıklarından emindiler. Zamanın iki nokta arasındaki en keyifli yolculuğuna başladılar.
Bu yağmur taneleri yeryüzüne ulaşmayı umuyordu ki her göç mevsimi yolculuğunun hüznünü taşıyan bir leyleğin gözlerindeki deniz tuzu tadında, tanıdık tatlardaki gözyaşına, gökyüzünün saf suyundan oluşan yağmur tanesi değdi. Bu dokunuş seyr-i sefer halindeki leyleği göç mevsiminden direnç iklimlerine taşıdı. Bu gözyaşı çakışmasıyla oluşan damlacık tuzlu su tadındaydı artık. Damlacık leyleğin gözlerindeki kirpiklere de veda ederek, yeryüzü yolculuğuna devam etti…
Tesadüf bu ya dünyamızın her hangi bir yerindeki bir papatya tohumunun kabuğunun üzerine düşerek yaşama merhaba dedi. İçeri sızarak tohumu çimlendirdi. Bitkiciğin kılcallarında ilerledi, açan papatyanın çiçeğindeki beyaz yapraklarından güneşe gülümserken; yeniden yenilenerek buharlaştı…
Yorum yazabilirsiniz...