EŞEK (MERKEP)
Eskilerin zarif kibarlıklarından olsa gerek, canlı bir varlığı nesnel olmaktan uzaklaştırmak için ‘eşek!’ yerine; Arapça kökenli birazda binit ve anlamına gelen ’merkep’ demişler…
Eşekler ilk kez muhtemelen günümüzden 6000–7000 yıl önce Etyopya ve Somali’de evcilleştirildi. Mo¬dern eşek yani günümüz eşeği, Afrika eşeği ile aynı türdür (Equus asinus). Eşekler atlarla birlikte Hippomorpha alttakımındaki Equidae ailesinden. Kökenini de Modern insan gibi Afrika’ya dayanır. Asya’da sadece eti için beslenen at¬lardan çok daha önce, taşıma amacıyla kullanılmaya başlamışlardır. Şimdi, ne yazık ki ancak uygarlıktan uzak bölgelerde soylarını devam ettirebiliyorlar.
Dünyanın en güzel gözlerine sahiptir eşekler; ama gözler, biçimin ve alımlılığın ötesinde özellikler de taşır. Örneğin: Işık şiddetinin derecesini ayırmaya ve hareketleri izlemeye uyum sağlamıştır eşek gözleri. Yani uzaklarda ya da yakınlarda neler olup bitiyor, net bir şekilde görür. Bu şu anlama da gelir: Eşekler çevrelerinde olup bitenden haberdardırlar. Bu yüzdendir ki ileri görüşlüdürler! Ve sezgileri oldukça güçlü olup; sarp patikalarda yol mühendisleri ve yolun doğal eğim hesaplayıcısıdırlar. Bundan ötürü kervanbaşlarında hep öncü olmuşlardır. Gittikleri yollu asla unutmamaları da çabası.
Eşeklerin, daha doğru bir deyişle Afrika eşeklerinin, 4. yüzyılın başlarında, Mısır’da ev hayvanı olarak yetiştirildikleri biliniyor. Avrupa kıtasına ise eşek; muhtemelen Nil vadisinde evcilleştirildikten sonra M.Ö. 2000 yıllarında Anadolu’dan götürüldü. Aristo zamanında, İÖ 300’lerde ev ve tarla işlerinde kullanıldığı biliniyor. Evcil eşek, insanlarca birincil olarak taşıma, özellikle de yük taşımada aracı olarak kullanılıyor. Başka başka işler olan: Küçük tarlaların başta gelen iş hayvanı olmasının yanı sıra su çekmişler, değirmen döndürmüşler ki bunun için saatlerce dönüp durmuşlar, toprak sürmüşler, postacılık yapmışlar, orduda bile kullanılmışlar. Ve hatta çocukluğumdan hatırlıyorum Siirt’in oldukça dar ara sokaklarında çöp taşımacılığında gayet iyi iş gören; Siirt Belediyesine kayıtlı eşekler bile vardı…
(Bir ironi olarak; Şimdilerde ise bu şehirde eşekler değil ama inekler çöplerle hala ilgilenir!)
Eşekten daha önceleri bu işlerin birçoğunu sığırlara yaptırmaya çalışmış insan. Eşeğin evcilleştirilmesi ile büyük bir çığır açmış. Eşeğin çalışmasından yeterli kadar memnun olmamış ki; Eşeğin kişisel tercihi olmamasına rağmen atlarla çiftleştirmiş! Ve bir canlı ‘’tür’’ü olarak kabul etmediğimiz daha iyi performansa sahip katırları yük taşımacılığında geliştirmiş! Üstüne üstlük eski Yunanda eşekler günahkâr sayılmışlar! ve Pan ın yanında yer vermişler.
Bir çok dilde eşek demek küfür sayılmış; Türkçemiz de dâhil. Eşek küfründe ‘ş’ harfini çoğaltmak ise ‘eşşekliği’ katmerlermiş.
İnsanın kimi canlıları kendi hayatlarını kalaylaştırma bahanesiyle; evcilleştirdikleri canlılar arasında diyebilirim ki en büyük haksızlığı eşeklere yapmıştır.
Nasrettin Hocamızın kimi tavırlarında ‘merkebine’ (eşeğine) verdiği değeri saymasak!!!
Yorum yazabilirsiniz...